Bu Blogda Ara

22 Eylül 2012 Cumartesi

Bu Kış Baktığınız Her Yerde Deri Olacak..)

EVETT BAYANLAR BU SENE BİR ÇOK  HATTA ÇOĞUNLUKLA TERCİH EDİLEN TEKSTİL ÜRÜNÜ DERİ İDİ.) VE ÜNLÜ MARKALARIN SONBAHAR/KIŞ (FALL/WİNTER) 2012-13 KOLEKSİYONLARINDAN BAYANLAR İÇİN ÖNE ÇIKAN TASARIMLAR... BEN ÇOK BEĞENDİM BİR DE SİZ BAKIN      

  HERMES FALL-WİNTER COLLECTION 2012-2013

   
   
             

 GIVENCHY 2012-2013 FALL WINTER COLLECTION




 CALVIN KLEIN 2012-13 FALL WINTER (SONBAHAR KIŞ)



                                            

21 Eylül 2012 Cuma

Hachiko : Bir sadakatin öyküsü…



Kim bir köpeğin insanlardan dahi daha sadakatli ve sevgi dolu olabileceğine inanabilir ki!Hachiko’nun hikayesini anlatıyım bilmeyenler için…

“Hachiko isimli Akita yavrusu, Tokyo Üniversitesinde görev alan Profesör Hidesaburo Ueno tarafından sahiplenilir. Hachiko sahibi ile her gün Tokyo’da bulunan Shibuya İstasyonuna kadar gelir, onu işe uğurlar, eve döner ve her akşam aynı saatte istasyona geri dönerek sahibini aynı yerde bekler.
Ta ki 1925 yılının Mayıs ayında bir sorun çıkana dek. Hidesaburo Ueno inme geçirir ve hayatını kaybeder. O günden itibaren Hachiko’nun hüzünlü hikayesi başlar.

Hachiko her akşam yeniden istasyona gelir ve sahibini beklemeye devam eder. Yeni sahiplerinin hepsinden kaçarak Tokyo’ya geri döner, evde kimsenin olmadığını görünce istasyona döner ve her akşam aynı saatte, aynı yerde istasyonda hiç gelmeyecek sahibini beklemeye devam eder.
Artık istasyonda herkesin sevgisini kazanan Hachiko orada yaşamına devam eder, ve 8 Mart 

1935 tarihinde 11 yaşında gözlerini yumduğu ana kadar bu bekleyiş sürer gider.
Hachiko’nun sahibini bekleyerek geçen hayatında, Profesör Ueno’nun aynı zamanda Akita türleri hakkında çalışmalar yapan eski öğrencilerinden birisi Hachiko’yu takip ederek hayatı hakkında bilgi edinir ve bu sadık köpeği bir çok makalesinde yayınlar. Bu makalelerden bir tanesi 1932 yılında Tokyo’nun önde gelen gazetelerinden birinde yayınlandığında Hachiko ulusal bir kahraman haline gelir. Onur ve sadakatin en büyük temsilcisi olarak görülmeye başlayan Hachiko Japonya’nın aile sadakati konusunda derslerde öğrencilere örnek olarak gösterilmeye başlanır.

8 Mart 1935 tarihinde ölen Hachiko’nun mumyalanmış naaşı halen Ueno, Tokyo’da bulunan Ulusal Bilim Müzesi’nde sergilenmektedir. Ayrıca Shibuya İstasyonunda Hachiko’yu temsil eden heykel ile Hachiko hala sahibinin dönüşünü beklemektedir.
Ayrıca her yıl 8 Mart gününde Hachiko bu istasyonda anılmaktadır.”



Bir de filmi vardır bu hikayenin..

Hachiko: A Dog’s Story – Bir Köpeğin Hikayesi :Bir insanla bir hayvan arasındaki bağ en fazla ne kadar olabilir ki? Bu film bütün düşünceleri yıkıyor ve inanılmaz bir gerçek hayattan alınma öyküyü bizlere sunuyor.şiddetletavsiye edebilirim..  buda  fragmanı iyi seyirler..)




16 Eylül 2012 Pazar

DERİ ...!

DERİ 
NEDİR..?

Bu sorunun cevabını  klasik formatta her blogda bulabilmeniz gayet mümkündür. bknz:

DERİ veya CİLT insanlar ve hayvanların vücutlarını kaplayan en üst katman olup, altında barındırdığı kas ve organları koruyan ve doku tabakalarından oluşan bir örtü sistemi organıdır. Ham deri; yüzülerek elde edildikten sonra salamura işlemlerinden başka bir işlem görmemiş derilere verilen addır.

Özellik ve Faydaları

  • Yumuşak,dayanıklı ve bozulmaz.
  • Az da olsa esneme özelliğine sahiptir.
  • Nefes alabildiği için teni sıcak ve serin tutabilir.
  • Çabuk yırtılma ve kopma yapmaz.
  • Nemi emdiği için tende koku oluşmasını önlemeye yardımcı olur.
  • Doğal olduğu için sağlıklıdır.
Günümüzde Moda furyasına bakacak olursak deri ve mamulleri 2'ye ayrılır;

  1. Egzotik bir canlıdan onu  koruyan kıymetli varlığını,başka bir canlının banka kasasını doldurmak için almak
  2. İhtiyaç doğrultusunda eti için kesilen hayvanların öldükten sonra onu artık koruyamayacak kıymetli varlığını almak...


Minareyi çaldın kılıf uyduruyorsun diyebilirsinizz... Sizin fikriniz pek tabi..! Fakat ben böyle düşünüyorum katılan katılır katılmayanın paşa keyfi bilir ...

Ben deriye aşık ve dericilik okumuş biri olarak ki.. Hayvan Aşığı biriyim..Bu ne yaman çelişki dedin sankiii..!! 
Duydum,duydum merak etme... Sabret ve okumaya devam et...

Her işin bir usulü bir adabı vardır. Bu muhakkak... Egomanyağı olmuş insanların kişisel haz tatminlerini karşılayabilsinler diye Kürkü ve Derisi için hiçbir canlı Ölümü haketmez..Bunu hak görenede o işten hayır gelmezz..

Demem o kii ben Egzotik hayvanların ticari rant için öldürülmesine, zulüm görmesine bu rantı sağlayan suça, suça ortak olan hiç kimseye de eyvallah diyemem...!

Ama hem et tüketim sonra da Vay ben  ineklerin,koyunların derisinden bir şey kullanmam diyene de tek diyeceğim senin o burger da mac de yediğin hamburgeler de ağaçtan toplanıyordu tabii..!! Ayrıca bende hamsi yemem sizde milyonlarca hamsiyi mideye indiriyorsunuz..!! buna da ben mi vahşet diyeyim..

Vejeteryanlara sözüm yok onlar hiç bir eti yemiyorlar zaten...

Lakin eti için kesilmiş hayvanların, ki ülkemizi baz alacak olursak son istatistikler(TÜİK) bize Türkiye genelinde SADECE kesilen koyun için; aşağıdaki verileri vermekte.



2009 da sadece  3.997.348 koyunun derisini çöplüğe atsanız değerlendirmek yerine; bir leşin çürüyüp yok olma süresi 10-20 gün arası ise her gün atılan derilerin yığınlaşıp hastalık üretmeye başlaması sizin için daha ideal olacak sanırım.Salgınlar birbirini kovalar.. Sonrada çevre kirleniyor '' Çözüm! ''denir.. Çok az şey var ya memlekette..Bir de o eklenirdi  ne olacak kii...Ama söylüyorumölü olan herşeyin derisi benimdir...bu da net yanii)

Lakin şu bir gerçektir...İlerleyen teknoloji ile ister Suni(sahte deri) kullanırsınız isterseniz de eti için öldürülen hayvanın dersine Egzotik hayvan derilerinin Baskılarını yapar o hayvanları da bi rahat bırakırsınızz...!! 

Her haltı bulan insanım bak senin bulamadığını buldum..Elini az vicdanına koyda yapıver iştee...

Deri işlemeyi ilk Türk ataların bulmuş nimetlerinden faydalanıp sonra da karalama....Hı bu arada sahte deriyi kullandıktan sonra da pişik oldum deme hava almaz;) 

1 Eylül 2012 Cumartesi

Uyuyamaz Kimileri...

 Uyuyamaz Kimileri...
Mesela sen ,mesela ben ,mesela senin benim gibi uykuda olması gerekirken ki.. -uzmanlara göre en verimli uyku saatleri denen şu saatlerde- bir ekran karşısında, evinin balkonunda manzaraya karşı sigara tellendiren,bir club-rıhtım-sahil-boğaza yada bulunduğu şehrin en güzel manzarasına karşı oturanlar-evinin odasında herhangi bir yerde göz kapaklarına oturan filleri sanki olimpiyatlara katılmış halterci edasıyla kaldırmaya  çalışan birçok Sen veya Ben.)
   
 Uykusuzluk birçok nedene bağlanabilir pek tabi...Uzmanlara bakarsak yine beslenme rahatsızlığına kadar indirgeyebiliyorlar bu sorunu. Geç saate yenen yemeklerin hazımsızlık sorunlarına veya odanızda horlayan bir canavarın gürültüsüne,fazlasıyla alınmış alkole falan filana.. 
Kimileri de psikolojiye bağlayabiliyorlar. 
Örneklendirirsek; Depresyon başlangıcına, bir aşk acısına, geçim sıkıntısına, borç edasına,sorunları çözmek, memleketin kurtarıcılığına soyunmak adına, gezme hevesine,sevgiliyle geçirilen vakti daha fazla kullanabilme adına,verimli olabilmek için kendini geliştirmek yada hatıraları yad etme adına...vs..vs..! diyebiliriz..

 Oysa hepsi kendi seçimimizdir şöyle bir baktığınızda...Uyumak elde iken direnmek;geç kalacağını bile bile 5 dk daha uyumak adına uydurulan bahanelerle birebir örtüştüğü gibi.

 Kime sorarsanız size verebileceği bir tavsiye muhakkak ki vardır. Bazıları bitkisel şifacı olarak karşınıza çıkarken, bazıları yaşam koçluğuna soyunabilir. Yükleniverirsin Slow parçalara ,yüklendikçe hatırlar hatırladıkça dinlersin.. Bazılarının size arıza diyebileceği gibi , bazıları da katılır aslında durumunuza..Zor yani ;)

Deli eder adamı gülme .) eder,eder
Yatarsın o yatağa gelmez o uyku dene şey..
2 de yatarsın 
3 olur, 4olur, 5 olur, 
Bir bakmışsın Sabah olur.)
Gözlerinin altında 3 parmak genişliğinde mor halkalar oluşmuştur aynayla buluştuğunda...

Uyanık kalabilmek için içilen Kahveler kovalar ilerleyen saatleri...Bununda sıkıntıları sonradan farklı biçimlerde çıkar..O'da apayrı bir dünya.)

Nitekim Uyumak fazlası-azı zarar, ortası karar Türk kahvesi cinsinden bir şeydir.Düzen için yaşayan insanların bile şirazesini kaydıran tek yıkılmaz kaledir.

Baş edemezsen rezil de olursun uykusuzluğun doğurduğu saçmalıklarınla, vezir de olursun sağlam kafa sağlam vücutta(dinlenmiş,uyumuş-büyümüş bedende.) bulunur dedikleri beynin normal fonksiyonlarıyla çalışabildiği rutin zamanlarındaki haliyle.. Ki +parantez o beyin mevcut ise...

Özetle Uyumak bizim elimizde kapa gözünü yat dal rüyalar aleminin en derinine güzel kardeşim..Yada 
Uyuyamamak bizim elimizde yat yatağına düşün sağa dön ,düşün sola dön, biraz aşın, azıcık da kaşın çare bulamayacağın garanti dön sayfanın başına gelecekleri düşün.

Olmadı git kitapevine, benden sana tavsiye Erdal Demirkıran'ın ''Sadece Aptallar 8Saat Uyur'' Kitabını Al oku..
Özeti şu kitabın; 
“Erişkin bir insan günde en az 8 saat uyumalıdır.” palavrasını ve / veya önyargısını kırarak 8 saat uyumanın bir alışkanlıktan ibaret olduğunu öğretmektedir. 4 saat uyuyarak 8 saat uyumuş gibi zinde uyanmayı da anlatan kitap, bunun nasıl yapılabileceğini öğretmektedir.
Uyuyamadın Akıllılıktan mı?, Yoksa Aklını Kaçırtanlardan mı? Sen Karar ver. 
;)